Gezmeli
Herkese seelaam! :)
Derin bir sessizlik sonrası uzun zamandır düşündüğüm ama bir türlü aklımda oturtamadığım Yalova yazısını sonunda yazmaya karar verişimle birlikte geldim. Zor oldu ama fena olmadı sanki ne dersiniz? Hali hazırda epeydir de biliyorum burayı, hatta o derece ki ezberledim bile sayılır. Bu sebepten burayı gezmek, öğrenmek isteyenler için bir rehber niteliği görsün diye de bildiklerimi biraz detaylandırmak istedim. O zaman gelin başlayalım.
Öncelikle mini mini minnacık şehir olan Yalova'ya yolu düşenler fark edecektir ki; burası İstanbul'un bir ilçesi kadar. :) Küçücük ama bir o kadar da sakin olan Yalova, biraz sayfiye yeri ve emekli şehri olarak görülüyor. Kafa dinlemek, bir günlük de olsa diğer şehirlerin yoğunluğundan kaçmak için burası büyük popülariteye sahip. Merkez de dahil, Altınova, Armutlu, Çınarcık, Çiftlikköy, Termal olarak 6 ilçeden oluşuyor. Ama şehre geldiğiniz anda anlayacaksınız ki; özel aracınızla şehrin bir ucundan diğer ucuna sadece 1 buçuk saat civarında varıyorsunuz. Her ilçenin arasında çok ufak zaman farkları var. Hatta öyle ki, bazı yerlerine yürüyerek bile yarım saatte gitmeniz mümkün. Böylece günlük yürüyüş de yapılmış oluyor. :)
Peki madde madde gidecek olursak Yalova'ya adımınızı attınız ne yapmalısınız?
Tartışmasız Yalova dendiğinde akla ilk gelen ve kesinlikle görülmesi gereken yeri. Hikayesini bilmeyenler için çok detaylı olmasa da anlatmak istiyorum. Burası ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün dinlenme yeri olarak biliniyordu. Köşkün yanında bulunan çınar ağacı ise köşke denk geldiği için bahçıvan kesmek ister, fakat Atatürk net bir emir verir. "Ağacı kesmeyin, bina kaydırılacaktır." Gelen mühendisler çalışmalar yaparlar ve binanın altına döşedikleri raylar ile köşkü yaklaşık 5 metrelik bir uzaklığa kaydırırlar. Böylece köşkün adı Yürüyen Köşk olur. Çınar ağacı da tüm heybetiyle hâlâ orada durmaktadır. Gerçekten de ibretlik ve örnek alınası hikayesi ile köşk yürümüştür.
Ben köşkün içini gezme fırsatı bir türlü bulamadım, sürekli gezi ve okul grupları geldiğinden dolayı her gidişimde kalabalık rastladım. En kısa zamanda içerisini de gezme planım var. Fakat öyle güzel bir yerde ki, hem piknik yapmak isteyenler için hem de ben gibi yürüyüşünü denize nazır yapmak isteyenler için iyi bir başlangıç noktası.
Nasıl gidileceğine gelecek olursam; İdo feribot iskelesinin hemen sağ tarafında girişi kalıyor ve yaklaşık 2 km. yürüyerek, bisikletinizle veya Atatürk Bulvarını hiçbir yere sapmadan takip ederek aracınızla da köşke ulaşabilirsiniz. Yürüyerek yaklaşık 30 dk. , araçla 10 dk. sürüyor.
Yine kendi kişisel yorumum olacak ama, Yalova'nın en güzel ilçesi bence. Çok fazla gezilecek yeri olmamasına rağmen, sakinliği ile özellikle de sahiliyle "anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz" tadında bir yer. Yalova'da ilk gördüğüm, bildiğim yerdi bu yüzden de anlamı büyük. Öyle güzel bir sahili var ki kumsalında, banklarında, piknik yerlerinde oturabilir, tüm sahilini baştan başa yürüyebilir, martılarının sesini mis gibi deniz kokusuyla dinleyebilirsiniz. En çok da fotoğraf için çok güzel manzaralar sunan Çiftlikköy sahili, yazın tam bir yazlık kesime dönüşüyor. Sahilinde, kumsalında yer bulabilmek mümkün değil.
Ben ailemle yaklaşık 4-5 sene önce geldiğimde evler çok azdı. Ama şimdi Osmangazi Köprüsü etkisiyle de oldukça yoğunlaşan bir nüfusu var. Tabii ki güzel bir ilçe olması da bu durumu etkiliyor. Çünkü sürekli gelişen, kendini de geliştirebilen bir yer.
Peki sahili dışında neresi derseniz, sizi doğruca seyir yapılacak tepesine götürüyorum.Burada tüm Çiftlikköy'ü kuş bakışı görebilir, Seyr-i Marmara'da da afiyetle bir keyif kahvesi içebilirsiniz. Çiftlikköy'de gün batımı izlemeden dönmenizi de tavsiye etmem. Günü mutlaka burada bitirin derim.
Gidişi ise çok basit, yürüyen köşkten doğruca devam edin. Yan tarafı orası zaten. :)
Unutmadan söylemek istiyorum, ideal bir kahvaltı yeri ararsanız Yalova At Çiftliği şiddetle tavsiyemdir. O kadar övgüsünü duydum ki, yine bir türlü kızlar ile gitmek isteyip de fırsat bulamadığımız yerlerden kendisi. Fiyatı da kişi başı at binme+kahvaltı 25 tl. idi sanırım. Gittiğim zaman onunda fotoğraf ve detaylarını editlerim artık burada. :)
Merkezde Raif Dinçkök Kültür Merkezi ile tanışmam Mart ayında olan Sosyal Medya Zirvesi'ne gidişim ile olmuştu. Hatta o sırada telefonda Gizem ile konuşuyordum ve "buraya gelmeliyiz kağıt müzesi varmış içinde" demiştim. :) Daha sonra geçenlerde sonunda Kağıt Müzesi'ne gitmeye karar verdik. Giriş ücretimiz 1 TL. Müze gezmeye bayılan ben buna daha da bayılmış olabilirim. :)
Minik ama bir o kadar da değişik bir mekandı. İbrahim Müteferrika'nın Yalova'da matbaa açışı, ilk kullanılan kağıtlar, papirüsler, eski kitaplar, banknot ve pullar (özellikle bunlara aşık oldum), kağıt makineleri ve daha bir sürü şey.
Müzenin tamamını dolaşmanız en fazla 45 dakikanızı alıyor. Her kağıdı ilgiyle incelemek de istiyorsunuz, ama bazı eserler flaş gördüünde bozulabildiğinden izinleri kısıtlanmış.
Müze gezmesinin sonunda da kağıt yapımı uygulamalı olarak gösterildi bize. Açıkçası çok emek isteyen bir şey. Öylece yırtıp attığımız onlarca çöp kağıdı düşünce, içim ürperdi biraz.
Dut kağıtlarının dalları kesiliyor, kurutuluyor ve elinizle soydukça liflerinin ayrılmaya başladığını görüyorsunuz. Daha sonra bu lifler alınıp havan gibi büyük bir kaba konup uzunca bir süre dövülüyor. Ardından su dolu kaba aktarılıp çerçeve tarzı bir şey ile o liflerin kalıntısı alınıyor. Çerçevenin kapağı kapatılıp suyu hafifçe süngerle çektiriliyor, ardından kağıdın olduğu kısım oluşuyor ve kurumaya bırakılıyor (üstteki fotoğrafın sol köşesinde asılanlar). Sonuç ta-ta-ta-taaam! Doğal kağıt! Tabii ben kısaltarak ve izlenimlerim ile anlattım, detayları daha fazla ve izlenirken bazıları kaçırılıyor. :)
Yalova dendiğinde akla gelen diğer meşhur yerde Termal'deyiz. Aslında Termal'de çok fazla anlatılacak bir şeyim yok. Ama Yalova'ya gelip de uğramamak olmuyor ve oraya giderken ki yol çok güzel ağaçlı manzaralar sunuyor. Akılda kalmaması için yine de gelip görün derim. Ayrıca Atatürk Köşkü de Termal içerisinde bulunuyor.
Burada çeşitli şifalı suları deneyebilir, ortamını gezebilir, çeşitli yaşı epeyce büyük ağaçları görebilirsiniz. Aynı zamanda biraz ilerde Sudüşen Şelalesi ve Dipsiz Göl'e bakabilirsiniz.
Açıkçası beklentilerinizi yüksek tutmanızı tavsiye etmem, çok "vaaov" dedirtecek yerler değil. :) Ama uğrarsanız da, Doktorun Evi kahvaltı mekanlarında önde geliyor. Ben bir türlü gidemedim, "gidelim" diyene duyurulur! ( Buradan da tribimi atmış oldum:) )
Bu bölüm için ayrıca detay yapmak istedim, çünkü benim çok sevdiğim yerlerden birisi. İstanbul Çengelköy'de Çınaraltı'nı bilenler ya da Bursa'da Koza Han tarzını sevenler eminim minik Yalova'da da burayı sevecektir. Gerçi her bir yerin ambiansı çok farklı ama olsun.. Burada sahile karşı piknik gibi yiyeceklerinizi böreğinizi salatanızı alıp oturabilir sonra da 2 çay söyleyiverirsiniz işte. Bu kadar basit ve doğal :)
Heykele geldikten sonra sahil tarafından 1-2 dakika yürüdükten sonra kolayca buraya ulaşabilirsiniz.
Herhangi bir cafeye geçip oturmaktansa, en azından açık havada oturmak daha güzel diye düşünüyorum. O yüzden Yalova'ya yolunuz düşerse mutlaka gitmenizi tavsiye de ediyorum. Ayrıca tekneleriyle de fotoğrafçılar için ideal bir fotoğraf mekanı. Haydi çıkın çıkın gidin. :)
Vee an itibariyle de Yalova yazımın ilk part bölümünü bitiriyorum. Takdir edersiniz ki çok uzun olacağı için iki partta sizinle paylaşmayı istedim. Hem de daha detaylı anlatabilirim öyle değil mi ama? :) Tamamı bu kadarla biter mi hiç? Daha Çınarcık'a gideceğiz, Altınova'da piknik yapacağız, cafeleri nasıldır bir bakacağız, arboretum bile gezeceğiz, yani küçük şehir olduğuna bakmayın daha anlatacaklarım çook :)
O zamaaan part 2 ile çok kısa zamanda yeniden Yalova'da görüşmek üzere. :) Hoş kalın :)
Yalova'da Gezilecek Yerler #1
Herkese seelaam! :)
Derin bir sessizlik sonrası uzun zamandır düşündüğüm ama bir türlü aklımda oturtamadığım Yalova yazısını sonunda yazmaya karar verişimle birlikte geldim. Zor oldu ama fena olmadı sanki ne dersiniz? Hali hazırda epeydir de biliyorum burayı, hatta o derece ki ezberledim bile sayılır. Bu sebepten burayı gezmek, öğrenmek isteyenler için bir rehber niteliği görsün diye de bildiklerimi biraz detaylandırmak istedim. O zaman gelin başlayalım.
Öncelikle mini mini minnacık şehir olan Yalova'ya yolu düşenler fark edecektir ki; burası İstanbul'un bir ilçesi kadar. :) Küçücük ama bir o kadar da sakin olan Yalova, biraz sayfiye yeri ve emekli şehri olarak görülüyor. Kafa dinlemek, bir günlük de olsa diğer şehirlerin yoğunluğundan kaçmak için burası büyük popülariteye sahip. Merkez de dahil, Altınova, Armutlu, Çınarcık, Çiftlikköy, Termal olarak 6 ilçeden oluşuyor. Ama şehre geldiğiniz anda anlayacaksınız ki; özel aracınızla şehrin bir ucundan diğer ucuna sadece 1 buçuk saat civarında varıyorsunuz. Her ilçenin arasında çok ufak zaman farkları var. Hatta öyle ki, bazı yerlerine yürüyerek bile yarım saatte gitmeniz mümkün. Böylece günlük yürüyüş de yapılmış oluyor. :)
Peki madde madde gidecek olursak Yalova'ya adımınızı attınız ne yapmalısınız?
1. Yürüyen Köşk
Tartışmasız Yalova dendiğinde akla ilk gelen ve kesinlikle görülmesi gereken yeri. Hikayesini bilmeyenler için çok detaylı olmasa da anlatmak istiyorum. Burası ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün dinlenme yeri olarak biliniyordu. Köşkün yanında bulunan çınar ağacı ise köşke denk geldiği için bahçıvan kesmek ister, fakat Atatürk net bir emir verir. "Ağacı kesmeyin, bina kaydırılacaktır." Gelen mühendisler çalışmalar yaparlar ve binanın altına döşedikleri raylar ile köşkü yaklaşık 5 metrelik bir uzaklığa kaydırırlar. Böylece köşkün adı Yürüyen Köşk olur. Çınar ağacı da tüm heybetiyle hâlâ orada durmaktadır. Gerçekten de ibretlik ve örnek alınası hikayesi ile köşk yürümüştür.
![]() |
photo by: renginhanim |
![]() |
photo by: renginhanim |
Ben köşkün içini gezme fırsatı bir türlü bulamadım, sürekli gezi ve okul grupları geldiğinden dolayı her gidişimde kalabalık rastladım. En kısa zamanda içerisini de gezme planım var. Fakat öyle güzel bir yerde ki, hem piknik yapmak isteyenler için hem de ben gibi yürüyüşünü denize nazır yapmak isteyenler için iyi bir başlangıç noktası.
Nasıl gidileceğine gelecek olursam; İdo feribot iskelesinin hemen sağ tarafında girişi kalıyor ve yaklaşık 2 km. yürüyerek, bisikletinizle veya Atatürk Bulvarını hiçbir yere sapmadan takip ederek aracınızla da köşke ulaşabilirsiniz. Yürüyerek yaklaşık 30 dk. , araçla 10 dk. sürüyor.
2. Çiftlikköy
Yine kendi kişisel yorumum olacak ama, Yalova'nın en güzel ilçesi bence. Çok fazla gezilecek yeri olmamasına rağmen, sakinliği ile özellikle de sahiliyle "anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz" tadında bir yer. Yalova'da ilk gördüğüm, bildiğim yerdi bu yüzden de anlamı büyük. Öyle güzel bir sahili var ki kumsalında, banklarında, piknik yerlerinde oturabilir, tüm sahilini baştan başa yürüyebilir, martılarının sesini mis gibi deniz kokusuyla dinleyebilirsiniz. En çok da fotoğraf için çok güzel manzaralar sunan Çiftlikköy sahili, yazın tam bir yazlık kesime dönüşüyor. Sahilinde, kumsalında yer bulabilmek mümkün değil.
![]() |
Kışın sahili :) |
![]() |
Yazlık sahili :) |
Ben ailemle yaklaşık 4-5 sene önce geldiğimde evler çok azdı. Ama şimdi Osmangazi Köprüsü etkisiyle de oldukça yoğunlaşan bir nüfusu var. Tabii ki güzel bir ilçe olması da bu durumu etkiliyor. Çünkü sürekli gelişen, kendini de geliştirebilen bir yer.
Peki sahili dışında neresi derseniz, sizi doğruca seyir yapılacak tepesine götürüyorum.Burada tüm Çiftlikköy'ü kuş bakışı görebilir, Seyr-i Marmara'da da afiyetle bir keyif kahvesi içebilirsiniz. Çiftlikköy'de gün batımı izlemeden dönmenizi de tavsiye etmem. Günü mutlaka burada bitirin derim.
Gidişi ise çok basit, yürüyen köşkten doğruca devam edin. Yan tarafı orası zaten. :)
![]() |
photo by: renginhanim |
![]() |
Gün batımı gibi gün batımı :) |
![]() |
Tepeden görünüşü |
Unutmadan söylemek istiyorum, ideal bir kahvaltı yeri ararsanız Yalova At Çiftliği şiddetle tavsiyemdir. O kadar övgüsünü duydum ki, yine bir türlü kızlar ile gitmek isteyip de fırsat bulamadığımız yerlerden kendisi. Fiyatı da kişi başı at binme+kahvaltı 25 tl. idi sanırım. Gittiğim zaman onunda fotoğraf ve detaylarını editlerim artık burada. :)
3. İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi
Merkezde Raif Dinçkök Kültür Merkezi ile tanışmam Mart ayında olan Sosyal Medya Zirvesi'ne gidişim ile olmuştu. Hatta o sırada telefonda Gizem ile konuşuyordum ve "buraya gelmeliyiz kağıt müzesi varmış içinde" demiştim. :) Daha sonra geçenlerde sonunda Kağıt Müzesi'ne gitmeye karar verdik. Giriş ücretimiz 1 TL. Müze gezmeye bayılan ben buna daha da bayılmış olabilirim. :)
Minik ama bir o kadar da değişik bir mekandı. İbrahim Müteferrika'nın Yalova'da matbaa açışı, ilk kullanılan kağıtlar, papirüsler, eski kitaplar, banknot ve pullar (özellikle bunlara aşık oldum), kağıt makineleri ve daha bir sürü şey.
Müze gezmesinin sonunda da kağıt yapımı uygulamalı olarak gösterildi bize. Açıkçası çok emek isteyen bir şey. Öylece yırtıp attığımız onlarca çöp kağıdı düşünce, içim ürperdi biraz.
Dut kağıtlarının dalları kesiliyor, kurutuluyor ve elinizle soydukça liflerinin ayrılmaya başladığını görüyorsunuz. Daha sonra bu lifler alınıp havan gibi büyük bir kaba konup uzunca bir süre dövülüyor. Ardından su dolu kaba aktarılıp çerçeve tarzı bir şey ile o liflerin kalıntısı alınıyor. Çerçevenin kapağı kapatılıp suyu hafifçe süngerle çektiriliyor, ardından kağıdın olduğu kısım oluşuyor ve kurumaya bırakılıyor (üstteki fotoğrafın sol köşesinde asılanlar). Sonuç ta-ta-ta-taaam! Doğal kağıt! Tabii ben kısaltarak ve izlenimlerim ile anlattım, detayları daha fazla ve izlenirken bazıları kaçırılıyor. :)
4. Termal
![]() |
Termal Yolu |
Burada çeşitli şifalı suları deneyebilir, ortamını gezebilir, çeşitli yaşı epeyce büyük ağaçları görebilirsiniz. Aynı zamanda biraz ilerde Sudüşen Şelalesi ve Dipsiz Göl'e bakabilirsiniz.
Açıkçası beklentilerinizi yüksek tutmanızı tavsiye etmem, çok "vaaov" dedirtecek yerler değil. :) Ama uğrarsanız da, Doktorun Evi kahvaltı mekanlarında önde geliyor. Ben bir türlü gidemedim, "gidelim" diyene duyurulur! ( Buradan da tribimi atmış oldum:) )
![]() |
Dipsiz Göl |
![]() |
Sudüşen Şelalesi |
5. Balıkçılar Lokali
Bu bölüm için ayrıca detay yapmak istedim, çünkü benim çok sevdiğim yerlerden birisi. İstanbul Çengelköy'de Çınaraltı'nı bilenler ya da Bursa'da Koza Han tarzını sevenler eminim minik Yalova'da da burayı sevecektir. Gerçi her bir yerin ambiansı çok farklı ama olsun.. Burada sahile karşı piknik gibi yiyeceklerinizi böreğinizi salatanızı alıp oturabilir sonra da 2 çay söyleyiverirsiniz işte. Bu kadar basit ve doğal :)
![]() |
Güzel manzarası renginhanim'ınızdan :) |
Heykele geldikten sonra sahil tarafından 1-2 dakika yürüdükten sonra kolayca buraya ulaşabilirsiniz.
Herhangi bir cafeye geçip oturmaktansa, en azından açık havada oturmak daha güzel diye düşünüyorum. O yüzden Yalova'ya yolunuz düşerse mutlaka gitmenizi tavsiye de ediyorum. Ayrıca tekneleriyle de fotoğrafçılar için ideal bir fotoğraf mekanı. Haydi çıkın çıkın gidin. :)
Vee an itibariyle de Yalova yazımın ilk part bölümünü bitiriyorum. Takdir edersiniz ki çok uzun olacağı için iki partta sizinle paylaşmayı istedim. Hem de daha detaylı anlatabilirim öyle değil mi ama? :) Tamamı bu kadarla biter mi hiç? Daha Çınarcık'a gideceğiz, Altınova'da piknik yapacağız, cafeleri nasıldır bir bakacağız, arboretum bile gezeceğiz, yani küçük şehir olduğuna bakmayın daha anlatacaklarım çook :)
O zamaaan part 2 ile çok kısa zamanda yeniden Yalova'da görüşmek üzere. :) Hoş kalın :)
Çok güzel bir yazı olmuş, hemen gidip görmek istedim bi an :))
YanıtlaSilCanım teşekkür ederim, yolun düşerse mutlaka gezmelisin her yerini :)
SilOğlum gözlerim doldu ya.Özledim😢Karamürselide yazsana detaylı olarak kuzum😍Yalova ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi emeğine saglık.Şaşırdık mı peki bu kadar güzel anlatıma?Tabiki de Hayır😏😂Her zaman ki halin💕
YanıtlaSilBuralar da seni özledi kuşum :( Karamürsel de çok yakında detaylı geliyor anlaştığımız gibi yardım ve yataklığınla kankicim :D Yiaaa ayrıca canımsın be! Öperim kocaman seni :*
SilGeziye gelecekler için harika bir yazı olmuş. Ben geldiğimde Termal'e gittim sadece.😊 Artık diğer yerleri de başka zaman gezerim 💜
YanıtlaSilSen gel yeter ki gözümüz yollarda :) Her yeri itinayla gezdirilir :))
Silçok güzel anlatmışsın kagıt müzesini çok duydum çok da merak edıyorum
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :) Yolun düşerse mutlaka uğra derim minik olmasına rağmen epey keyif alırsın :)
SilÖyle güzel anlatmışsın ki sanki Yalova sokaklarında dolaşıyor gibi hissettim şuan 😍 Gitme planı yaptığımız yerlere en kısa zamanda gideriz inşallah diyorumm.😇 Yazının devamını merakla bekliyorum. 💜
YanıtlaSilDipnot: Fotoğraf seçimlerine bayıldım! Yazı kadar dikkatle inceledim onları da 😏
Yaa beğenmene çok sevindim kuzum :) Ayrıca ne olur şu gidilecek yerler listesini yapalım artık :) Devamı gelicik :)))
SilDipnota cevap: Şu an pek sevindirik olabilirim, teşekkür ederim kiii :)
İstanbul'lu olup da Yalova'yı bilmemek olmaz. Yalova, 1995 yılına kadar İstanbul'a bağlı bir ilçeydi. Yalova'yı ve bahsettiğiniz ilçelerini hep gezdik gördük ama sizin kaleminizden hatırlamak da güzel oldu. Sevgiler...
YanıtlaSilİstanbul'a bağlı olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım, hatırlatıp yüzünüzde gülümseme oluşturabildiysem ne mutlu :) Kocaman sevgiler :)
SilBu ara müzeler ayrı bir ilgimi çekiyor 😊 ne güzel yerler böyle hele fotoğraflar sevgiler Adana'dan...
YanıtlaSilMüzeler hep çok güzel hep farklı :) Çok çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için kocaman sevgiler de buradan Adana'ya :)
SilFotoğraflar inanılmaz! Öyle güzel çekmişsin ki gerçekten Yalova'da yaşanır dedim. Daha önce birkaç yolculuğumda uğradığım bir yerdi Yalova. Hiç detaylı bir şekilde gezememiştim. Ama mutlaka yaza doğru gidip gezeceğim.
YanıtlaSilCanıım teşekkür ederim :) Yalova tam kafa dinlemek için yaşanacak yer gerçekten de.. Yazın yolun düşerse erken gelmeni tavsiye ederim, yazın epeyce kalabalık olabiliyor :)
SilÇiftlikköyde seyir tepesi mi varmış, bilmediğim tek yer
YanıtlaSilburası. Yalovanın bir de eski sakinliği olsaydı , ama o günler eski de kaldı. İstanbula ve Bursaya yakınlığı da ayrı bir avantajı.
Evet Buket Abla, seyri marmara diye bir cafe restaurantı da var hatta, yolun düştüğünde mutlaka uğramalısın :)
SilDiğer şehirlere yakınlığı ve günübirlik geziler için ideal oluşu daha bir cazip kıldı sanırım burayı, artık yoğun bir şehir olma yolunda..
Yalova`ya yakın oturduğumdan gidip gelme şansım oluyor, seviyorum ben de. Özellikle arboretuma bayılıyorum.
YanıtlaSilAaa siz neredesiniz :) Arboretuma bir türlü gitme fırsatı olmadı, bir sonraki yazıda inşallah gitmiş olurum çok merak ediyorum sizde bayılıyorum deyince daha da meraklandım :)
SilFotoğraflar çook güzel canım bayıldım! Ben de buraya geldiğimden beri böyle bir yazı hazırlamak istiyordum ama bir türlü fırsat bulamadım :) Senin listen içerisinde gitmediğim bir kağıt müzesi var, hiç duymamıştım burayı. En kısa zamanda yolumu düşüreceğim ♥
YanıtlaSilCanııım çok teşekkür ederiim :) Senin de yapman çok güzel olur, yazını bekliyor olacağım :) Kağıt müzesi çok zevkli beğenirsin eminim ki :)♥
SilBen Bursa`da oturuyorum, gayet yakınım yani:))
YanıtlaSilAaa çok yakınmışız gerçekten :) Bir gün denk gelip bir kahve içmeyi çok isterim :)
Silaaaa Yalova da okumuş biri olarak hi sevmediğim Çiflikköy' ü bile sevdim bi an tebrik ederim.. Çok tatlı bir yazı olmuşş.. Dubai' de ki mekanları da ben yazmaya çalışıyorum
YanıtlaSilhttp://obirkucukhanfendu.com/ beklerim..
Gerçekten miii? :) Sevdirebildiysem ama çok mutlu oldum şimdi, teşekkür ederim :)) O zaman hızla geliyorum blogunuza :)
Silşuradan bir #rez alalım ilerde lazım olur :D gerçi benim rehberim var ama olsun ;)
YanıtlaSilçok güzelll bir yazı olmuş bayıldımmm yalovaya gidecek kişilerin kesinlikle göz gezdirmeleri gereken bir yazı
hem rezervasyonunuz hem de rehberiniz hazırdır efenim :) Sen bir adım at da :)
SilYaaa cansın teşekkür ederim beğenmene sevindim <3
Çoğuna bayıldımm. Görseller oldukça kaliteli ve ipucu verici olmuş, teşekkürler! :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, beğenmenize sevindim :)
YanıtlaSilÇok güzel. Yalova'ya gitme niyetimiz vardı zaten. İyi oldu öğrendiklerim. Teşekkürler canım :)
YanıtlaSilHarika o zaman Beyda Abla güzel denk gelmiş :) Umarım rehber niteliğinde olur :)
SilSüper bir yazı olmuş.
YanıtlaSilyalova haber