Önerili
"Kimleri görüyoruz böylee?" dercesine okuyabilirsiniz bu yazıyı, ona göre hazırladım kendimi. Yine bir iç döktürmecesi ile karşınızdayım. Bu kez öyle ortaya atıyorum lafı, sonrada kaçıyorum moduna girmeyeceğim. Herkes alınabilir üstüne, ben bile alınıyorum o derece! Ama hangi anlamda alındığım bana kalsın.
Hani bir aralar manifesto yazmıştım aşksaldı biraz, hatırlarsınız. Heh bu da o gibi, ama direkt olarak hayattan. Bu yazının sonunda ya şöyle diyeceksiniz; "bana mıydı bu laflar?" ya da "helal olsun, iyi demişsin." ortası yok. Üstüne alınan zaten kendini fark ettiği için alınıyordur, alınmayan ve yanımda olan da bunlarla alakası olmadığı içindir. "Yarası olan gocunur." derler ya. O misal! Yarası olan gocunsun, ki benim kadar gocunmuş olacağını sanmasam da(?) olsun, ben içimden gelen tüm samimiyetle yazıyorum bunları. Bilirsiniz ki başka türlüsü olmaz burada..
İyi niyetli insanların karşısına, kötü niyetliler çok çıktıkça bir süre sonra iyiler de kötü olmak konusunda normalleşirmiş. Ne kadar iyiyim bilmiyorum ama, herkesi kendim gibi sanabildiğim bir gerçeklik var. Ve bazıları ne yazık ki, yüzlerine iyi insan maskesi takabiliyorlar. Üstelik bu maskeleri de o kadar inandırıcı ki... Çok şükür ki iyi kalpli olmaktan bir gün bile taviz vermedim. Keşke bazıları da kötü kalpli olmaktan taviz verselerdi, en azından bir deneselerdi...
Onlara sesleniyorum:
İçin kötü, senin kalbin kurumuş!
Bir insanın başarısı seni mahvedebiliyor. Kendinin başaramadığı yüzlerce şey varken, bir kişi bir şeyi başardığında o kişiyi sevsen de sevmesen de o kıskanç gözlerini dikebiliyorsun hayatlarına. Zehirli dilinle yaralayabiliyorsun. Umrunda mı? Ah keşke olsaydı!
Bir insanın gezmesi seni etkileyebilir mi? Etkiliyor. Çok geziyorum arkadaş! Gezmeyi de çok seviyorum, çok şükür ki hayatımı boşlamamak için bir fırsatım var, dilerim ki seninde bu imkanların olsun sende çok gez e mi! Gözüm mü kalır sanıyorsun. Kendim kadar mutlu olurum, yanılıyorsun!
Bir insanın kendi hayatı için bir şeyler yapması, yapma cesaretini göstermesi bile senin neden zoruna gidiyor? Hep çukuru görmesini istercesine, neden ona destek olmuyorsun? Ya sende çukura düşersen bir gün elini uzatırda beni bulamazsan? Üzgünüm, sen çoktan çukurdasın ve çıkman için o eli uzatamıyorum. Tıpkı senin de yaptığın gibi!
Bir insanın gülmesi üzüyor seni değil mi? Bazen bencillikten, "bir bana gülsün" dercesine, bazen kıskançlığından "ben gülemezken o niye gülüyor" diye sorarcasına. Keşke kalbin iyi olsaydı, bir gülümsemeye gülerek eşlik edebilseydin.
"Bir insan bir insana elbet yeterdi" demiş Sabahattin Ali. Peki ya bir insan bir insan olamıyorsa ona ne demeli?
Senin derdin, senin sorunun, senin ilişkin, senin işin, senin paran, senin senin senin! Hayat sadece senin, dünya sadece senin-miş gibi davranma! Misafiriz burada. Azıcık iyi olmak da yakışırdı sana. Sorsana biraz "sen nasılsın" diye? Yuhalarlar mı seni?
Kıskançlık, gamsızlık, vurdumduymazlık, hep laf sokayım derdin! Kalp benim, aldığım nefes benim işte orada dur biraz. Kıskandığının daha fazlası senin olsun, derdin buysa. Herkes seni önemsesin diğerlerine karşı gamsızsın ya!
Hep al al nereye kadar sahi söylesene?
Gel dediğinde gelecek, hayatını sana uydurabilecek birini arıyorsun sen... Arkadaş, eş, sevgili her neyse.
Ne zaman ilgilendin benimle sahi? Moralim bozukken hissedip ne zaman aradın en son? Trip atıp, haksızken haklıya dönmek için elinden geleni yaptın da sana kırgın olduğum için sessizleştiğimi anlayamadın mı? Kendini anlatmayı bırakıp ne zaman sordun benim hayatımın nasıl gittiğini? Ne biliyorsun hakkımda? En yakınımdan, en uzağıma ne biliyorsun sahiden? Hayatımda gerçekleşen ufacık veya kocaman mutluluklara en son ne zaman eşlik ettin? Sözde hayatımda hangi sıfata sahipsen o'sun, sözde o'sun!
Hep gülüyorum ben değil mi? Hep mutluyum, hep geziyorum, hep güzel şeyler paylaşıyorum. Ne gerek var kendinden bahsetmek varken beni sormak, değil mi? İyiyim ya gözünde.
Bundan sonra bilme. Duyma. Görme. Üstüne mi alındın, alın. "Çok değiştin sen" mi diyeceksin, de. Değiştim çünkü.
Beni umursamayanları umursamamak için, aramayanı aramamak için, aklına gelmediğimi aklıma getirmemek için değiştim. Sayende!
Hep şuna inanmışımdır. "Az insan çok huzur." Sahiden öyle. Hep bu şekilde hayatıma aldım insanları. İyi ki de!
Her zaman derim; özleyen gelir, sesini duymak isteyen arar, merak eden sorar, seni seven hep yanında olur. Bu kadar basit işte her şey. Anlamak zor değil. Mesafelere rağmen de, hayat şartlarına rağmen de hayatımda olanlara, yokluk, yalnızlık hissettirmeyenler var, işte onlar şükür sebebidir. Başkaları varsa yanımda senin gerektiğin kadar olamayışındandır, bunu bir kez düşün mesela. Biraz da neye kızıyorsan, aynılarını yapıp yapmadığına bak mesela. Aynalar bunun için var ya.
Dedim en başta, kalbin kurumuş diye... Sonbahar yapraklarından bile daha çok soldun gözümde... Bil istedim.
Ve sen bunu okuyan güzel okurum, renkli okurum..
İçindeki renkler hiç solmasın. Soldurmaya çok çalışacaklar, yaptıklarını hatta bazen yazdıklarını beğenmeyecekler. Hep eleştirecekler, hep bahane bulacaklar. Renklerini hiç kaybetme. Hep pozitif yazıyorsun diye, konuşuyorsun diye hayatına hiç olumsuz bir etki olmayacak sanıp şaşacaklar. Ona bile yaranı deşecekler. Aldırma sen. Kimse için yazmıyorsun sen burada, kimse için de hayatını yaşamıyorsun. Dök içini! İstediğin gibi dök. Çekinme, kırılır mı gücenir mi diye? Seni kırıyorsa bir an bile düşünme. Her şeye sahip olma, her şeye de ait olma. Enerji sömürücülerine dur de, kimsenin negatifliğini yüklenme omuzlarına. Körü körüne saplanıp da kalma hiç kimseye, ateş gördüğünde de körükle gitme. Bağımlı olma, bağlı ol bağlı kal. Bir insana hava gibi ihtiyaç duyma, kendi kendine yetebil. İnan, umut et, başar, korkma. Yapamazsın derler, kapa kulaklarını. Umudunu yok etmeye çalışırlar, aç ellerini duaya sarıl. Doğru insanlardan oluşan bir çevre oluştur kendine, ötesini boş ver. Kötülük edene kötülükle karşılık bile verme, bırak Allah'a, sonra da bırak hayatına tutunan kenarlarından. Yüreğin çiçeklerle dolsun, hayatın çiçek gibi olsun. Ama sen iyiliğini hiç bırakma. Böyle çok güzelsin!🌺
Sana, Bana, Herkese...
"Kimleri görüyoruz böylee?" dercesine okuyabilirsiniz bu yazıyı, ona göre hazırladım kendimi. Yine bir iç döktürmecesi ile karşınızdayım. Bu kez öyle ortaya atıyorum lafı, sonrada kaçıyorum moduna girmeyeceğim. Herkes alınabilir üstüne, ben bile alınıyorum o derece! Ama hangi anlamda alındığım bana kalsın.
Hani bir aralar manifesto yazmıştım aşksaldı biraz, hatırlarsınız. Heh bu da o gibi, ama direkt olarak hayattan. Bu yazının sonunda ya şöyle diyeceksiniz; "bana mıydı bu laflar?" ya da "helal olsun, iyi demişsin." ortası yok. Üstüne alınan zaten kendini fark ettiği için alınıyordur, alınmayan ve yanımda olan da bunlarla alakası olmadığı içindir. "Yarası olan gocunur." derler ya. O misal! Yarası olan gocunsun, ki benim kadar gocunmuş olacağını sanmasam da(?) olsun, ben içimden gelen tüm samimiyetle yazıyorum bunları. Bilirsiniz ki başka türlüsü olmaz burada..
İyi niyetli insanların karşısına, kötü niyetliler çok çıktıkça bir süre sonra iyiler de kötü olmak konusunda normalleşirmiş. Ne kadar iyiyim bilmiyorum ama, herkesi kendim gibi sanabildiğim bir gerçeklik var. Ve bazıları ne yazık ki, yüzlerine iyi insan maskesi takabiliyorlar. Üstelik bu maskeleri de o kadar inandırıcı ki... Çok şükür ki iyi kalpli olmaktan bir gün bile taviz vermedim. Keşke bazıları da kötü kalpli olmaktan taviz verselerdi, en azından bir deneselerdi...
Onlara sesleniyorum:
İçin kötü, senin kalbin kurumuş!
Bir insanın başarısı seni mahvedebiliyor. Kendinin başaramadığı yüzlerce şey varken, bir kişi bir şeyi başardığında o kişiyi sevsen de sevmesen de o kıskanç gözlerini dikebiliyorsun hayatlarına. Zehirli dilinle yaralayabiliyorsun. Umrunda mı? Ah keşke olsaydı!
Bir insanın gezmesi seni etkileyebilir mi? Etkiliyor. Çok geziyorum arkadaş! Gezmeyi de çok seviyorum, çok şükür ki hayatımı boşlamamak için bir fırsatım var, dilerim ki seninde bu imkanların olsun sende çok gez e mi! Gözüm mü kalır sanıyorsun. Kendim kadar mutlu olurum, yanılıyorsun!
Bir insanın kendi hayatı için bir şeyler yapması, yapma cesaretini göstermesi bile senin neden zoruna gidiyor? Hep çukuru görmesini istercesine, neden ona destek olmuyorsun? Ya sende çukura düşersen bir gün elini uzatırda beni bulamazsan? Üzgünüm, sen çoktan çukurdasın ve çıkman için o eli uzatamıyorum. Tıpkı senin de yaptığın gibi!
Bir insanın gülmesi üzüyor seni değil mi? Bazen bencillikten, "bir bana gülsün" dercesine, bazen kıskançlığından "ben gülemezken o niye gülüyor" diye sorarcasına. Keşke kalbin iyi olsaydı, bir gülümsemeye gülerek eşlik edebilseydin.
"Bir insan bir insana elbet yeterdi" demiş Sabahattin Ali. Peki ya bir insan bir insan olamıyorsa ona ne demeli?
Senin derdin, senin sorunun, senin ilişkin, senin işin, senin paran, senin senin senin! Hayat sadece senin, dünya sadece senin-miş gibi davranma! Misafiriz burada. Azıcık iyi olmak da yakışırdı sana. Sorsana biraz "sen nasılsın" diye? Yuhalarlar mı seni?
Kıskançlık, gamsızlık, vurdumduymazlık, hep laf sokayım derdin! Kalp benim, aldığım nefes benim işte orada dur biraz. Kıskandığının daha fazlası senin olsun, derdin buysa. Herkes seni önemsesin diğerlerine karşı gamsızsın ya!
Hep al al nereye kadar sahi söylesene?
Gel dediğinde gelecek, hayatını sana uydurabilecek birini arıyorsun sen... Arkadaş, eş, sevgili her neyse.
Ne zaman ilgilendin benimle sahi? Moralim bozukken hissedip ne zaman aradın en son? Trip atıp, haksızken haklıya dönmek için elinden geleni yaptın da sana kırgın olduğum için sessizleştiğimi anlayamadın mı? Kendini anlatmayı bırakıp ne zaman sordun benim hayatımın nasıl gittiğini? Ne biliyorsun hakkımda? En yakınımdan, en uzağıma ne biliyorsun sahiden? Hayatımda gerçekleşen ufacık veya kocaman mutluluklara en son ne zaman eşlik ettin? Sözde hayatımda hangi sıfata sahipsen o'sun, sözde o'sun!
Hep gülüyorum ben değil mi? Hep mutluyum, hep geziyorum, hep güzel şeyler paylaşıyorum. Ne gerek var kendinden bahsetmek varken beni sormak, değil mi? İyiyim ya gözünde.
Bundan sonra bilme. Duyma. Görme. Üstüne mi alındın, alın. "Çok değiştin sen" mi diyeceksin, de. Değiştim çünkü.
Beni umursamayanları umursamamak için, aramayanı aramamak için, aklına gelmediğimi aklıma getirmemek için değiştim. Sayende!
Hep şuna inanmışımdır. "Az insan çok huzur." Sahiden öyle. Hep bu şekilde hayatıma aldım insanları. İyi ki de!
Her zaman derim; özleyen gelir, sesini duymak isteyen arar, merak eden sorar, seni seven hep yanında olur. Bu kadar basit işte her şey. Anlamak zor değil. Mesafelere rağmen de, hayat şartlarına rağmen de hayatımda olanlara, yokluk, yalnızlık hissettirmeyenler var, işte onlar şükür sebebidir. Başkaları varsa yanımda senin gerektiğin kadar olamayışındandır, bunu bir kez düşün mesela. Biraz da neye kızıyorsan, aynılarını yapıp yapmadığına bak mesela. Aynalar bunun için var ya.
Dedim en başta, kalbin kurumuş diye... Sonbahar yapraklarından bile daha çok soldun gözümde... Bil istedim.
![]() |
photo by: pinterest |
İçindeki renkler hiç solmasın. Soldurmaya çok çalışacaklar, yaptıklarını hatta bazen yazdıklarını beğenmeyecekler. Hep eleştirecekler, hep bahane bulacaklar. Renklerini hiç kaybetme. Hep pozitif yazıyorsun diye, konuşuyorsun diye hayatına hiç olumsuz bir etki olmayacak sanıp şaşacaklar. Ona bile yaranı deşecekler. Aldırma sen. Kimse için yazmıyorsun sen burada, kimse için de hayatını yaşamıyorsun. Dök içini! İstediğin gibi dök. Çekinme, kırılır mı gücenir mi diye? Seni kırıyorsa bir an bile düşünme. Her şeye sahip olma, her şeye de ait olma. Enerji sömürücülerine dur de, kimsenin negatifliğini yüklenme omuzlarına. Körü körüne saplanıp da kalma hiç kimseye, ateş gördüğünde de körükle gitme. Bağımlı olma, bağlı ol bağlı kal. Bir insana hava gibi ihtiyaç duyma, kendi kendine yetebil. İnan, umut et, başar, korkma. Yapamazsın derler, kapa kulaklarını. Umudunu yok etmeye çalışırlar, aç ellerini duaya sarıl. Doğru insanlardan oluşan bir çevre oluştur kendine, ötesini boş ver. Kötülük edene kötülükle karşılık bile verme, bırak Allah'a, sonra da bırak hayatına tutunan kenarlarından. Yüreğin çiçeklerle dolsun, hayatın çiçek gibi olsun. Ama sen iyiliğini hiç bırakma. Böyle çok güzelsin!🌺
23 yorum:
Sizin fikirlerinizi de merak ediyorum ^^ ❤